TEMA DIGITAL WORDPRESS BLOG TEMASI

 
Unutkanlığın Vahim Sonu

Paylaş Tweetle Whatsapp Yazdır

Güzel gün görebilmek için önce insanlığın kendi içindeki sapma sapan kutuplaşmadan çıkıp
ufkuyla gönlünü karanlık yapıyı terk ederek aydınlık adına daima geniş tutmasından geçer.
Mesela, ülkücü olunmasına rağmen, Devlet Bahçeli beyin ufak hatasını bile
ağır eleştirebilmeli ve hatta bazen insan kendi ülkücülüğünü de sorgulamalı.
Hatta gerektiğinde Kemal Kılıçdaroğlu beye ülkücüler şiirde yazmalı.
Aynı şekilde solcularda gerektiğinde Devlet Bahçeli Beye şiir yazıp
Kemal Kılıçdaroğlu beyin en ufak hatasını en ağır şekilde eleştirebilmeli.
Her ikisinin de matematik hesabı tabiriyle Türkiye Cumhuriyetiyle
Türk milletine yüzde yetmiş yanlış, yüzde otuz doğru işleri oldu.
Devlet Bahçeli bey son sekiz yılını saymazsak düzgün kişiliklidir.

Artık her konuda, evet her konuda özeleştiri yapmak gerek.
Padişahlık dönemine gidiyoruz farkındaysak.
Aslında daha vahim zihniyet anlayışı demek isterim.
Hiç değilse padişahlık döneminde her anlamda adalet herkes için aynıydı.
Ayrıca, son yıllarını saymazsak padişahlık döneminde yürekte milliyetçilik duygusu vardı.

Önümüzdeki seçimde Türkiye Cumhuriyetiyle Türk milleti için uyanık olmamış lazım.
Sadece Türk milletiyle vatanın geleceğini düşünenin çoğalması gerek.
Yalan yapıldığı bu gerçek dünyada şahsa hiçbir beklentisi olmaması lazım.
Daha iyi hayatla daha huzurlu ortam için kendine özeleştiri yapılması gerek.

Yüze vatan haini veya okumuş yada okumamış cahil tarafından
ülkücü öyle yada şöyle veya böyle dendiğinde hiç bozulmamak gerekir.
Çünkü ülkücü olarak ne olduğu çok net biliniyor.
En azından Türk ve dünya tarihi net bilir nasıl karakter sahibi olunduğu.
Yanlış düşüncelide var ama o ülkücü sayılmaz. ülkücüyü tanıyan ülkücülük yönünü net bilir.
Özeleştiriden korkmadan memnuniyet duyulması gerekir.
Bu düşünceyi, yani özeleştiri kabul etmeyen herhangi
siyasi Parti seçmeni çaresinde bu noktadayız.
Vatanıyla Türk milletini sevmek, hainle hainliği ezerek
koltuğundan etmek faşistlik değil, Türk milliyetçiliğidir.
Türk milliyetçisine saygı dahi duymayan, bu toprakta
yaşamaya hakkı var mu diye sormak gerekir vatansevere.
+
Çocukluk yaşlarımda annem ve babam kendi gönülden istekleriyle dağın
tepesindeki köyde öğretmenlik yaparken bende nadiren arada sırada sınıflarına
girerek sınıfı çattırmadan karıştırırdım. Günün birinde gene sınıfa girdim.
Babam, öğrencileriyle eğlenceli şekilde sıkmadan bilgi yarışması yapıyor.
O dönemde namım zeki Engelli birey çocuğu olduğundan dolayı
öğrencilere şu kadar bildim diye yalan söyledim ve onlarda inandılar.

Bu olaydan altı sene falan önce başka köyde, babamın gene kendi ilkokul birinci sınıfına
girdim ve babam beni kendi masanın sandalyesine oturttu. Yaşım beş yada altı falan.
Babamın sınıfında iki tane okuma ve yazması olmayan fatihler var.
Sıraları geldiğinde o fatihleri teker teker tahtaya çağırdı. Ama adamcağız şaştı kaldı.
Çünkü hiç okuma yazması olmayan iki fatih, babamın söylediklerini tahtaya yazıyorlardı.
İşin gerçeği o akşam ortaya çıkacaktı.
Evde babama, okulda o iki fatihe yer altından
çattırmadan fişleri gösterdiğimi işaretlerimle anlattım.

Ama bu, çocukluk aklıyla zararsız kötülüktü.
Yani, TÜİK, YSK, yandaş medya, makam sahiplerinin halkın beyniyle
oynayan kötülük değildi. Galiba İBAN açan ülkelerin ekonomisi şahlanıyormuş.
Koronanın tam ortasında işsizlik azalıyormuş.
Yangın söndürme uçağının olmadığında veya bozuk
olduğunda o ülkenin milleti uzaya konuluyormuş.
Seçim sayıya göre değil, adamına göre tekrarlanırsa o ülkede demokrasi oluyormuş.
Bunları ben değil, büyükler söylüyor.
Ne diyor Büyük Şair Abdürrahim Karakoç, Biz ne bilelim beyim büyükler bilir.
Büyüklerin beyniyle zararlı kötülüklere de değineceğim.
+
Bide, sağlıkta devrim yaptık deniliyor ya hani, sekiz sene önce hemoroit oldum.
Karnım ağrıyınca doktoru eve çağırdığımızda doktorlar geldi.
Erkek kulaklığıyla iki baktı ve kadında, bu çocuk ishal kola verin dedi.
Yani hemoroit olmuş birisine kola verin diyor.

Sekiz yıl önce Antalya Merkez Araştırma Hastanesinde her malzeme var mı, varsa
Hal nasıl diye çattırmadan giderek bakan var mıydı veya bir bilen.
Bugünkü durum umarım iyidir diye umut edeceğimde
ama iki hafta önce devletin hastanesinde ameliyat olan akrabamın
anlattığına göre hasta bakımından çok vahim boyuttaymış.
Fakat Akdeniz Üniversitesi ve Özel Hastanelerin durumu her bakımdan daha iyiydi ve iyidir.

Beş yıl önce İzmir’deki rahmetli akrabam ağır hastalandı ve acilen
hastaneye yatması lazım ama koca İzmir’de yatıracak hastane yok.
Ta ki, akrabamın yakın arkadaşı Bakan akrabasını
aradı da yatacak hastane bulundu ama maalesef altı gün sonra vefat etti
ve vefat etmeden önce akrabasına, milliyetçiler haklı çıktılar demiş.

Konu rahmetli o akrabamdan açılmışken bununla ilgili iki anı daha paylaşım.
Birinci anıyı yazıyorum.
11 sene önce başka akrabam aybaşında o rahmetli akrabamı telefondan
arayarak, zamlı maaşın hayırlı olsun deyince, hayırdır ne zamlı maaşı diyerek karşılık
verince de, televizyon kanalında iki ay önce maaşınıza zam yapıldığını yazıyordu demiş.

İkinci anıyı yazacağım ama o tarihte başkanlık sistemi daha gelmemişti.
O rahmetli akrabam evinin balkonunda otururken, hemen karşıdaki
kahvehanede polis bir adamı kelepçeleyerek götürdüğünü görmüş.
Götürülme nedeni de tabi ki de Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretten dolayıymış.
Hani demokrasi de üstümüzde yokmuş ya, hele hele ifade özgürlüğünde.
Amma velakin Mustafa Kemal Atatürk’e her türlü hakaretle saldırı serbest.

Bende beş sene önce yapmaz olaydım televizyon
kanalı programında altı ay yapımcılık yaptım.
Sunucu bayanın bana anlattığına göre, sunucuya her türlü
tehdit edilmiş ve sonunda patron da tehdit edilmiş.
Patronda bana sormadan yayın saatimi hastaneye satmış.
Sunucu bayanda programı bırakarak İstanbul’a gitti.
Bunlar sadece aklımda kalabilen bazı hadiselerdi.
+
Yaşam şartından mı, yoksa yaştan mı nedir bilinmez Türk milletinin genelinde olduğu gibi
bende de unutkanlık başladı. Unutkanlığımız yüzünden hep kötünün kötüsü seçiliyor.
Unutkanlığım yüzünden de, aklımdaki sözü o anda yazamasam şiir ve özlü söz uçup gidiyor.
Unutmadığım, yani aklımda kalabilen sadece yirmi yılın acı reçetesini hatırlatacağım.
+
Sarayı, saati, eski bakanın sütçü yeğenini. ayakkabı kutuyu, gemi değil gemiciği ve hangi fiyatla alındığını, İstanbul’daki tatil beldesini, ÖSS fiyaskosunu, suçu olmadığı halde yıllarca hapiste yatanı, Bakanın TV canlı yayınında yaptığı konuşmayı, mitinge Kuranıkerim’le geleni, şehit cenazesinde asıl kimin propaganda yapmaya çalışıp baktı ters tepti veriyor mecbur vazgeçtiğini ve bağrı yananı mahpusa tıkanı, kendini eleştirene vatan haini
diyeni, seçim vakti yaklaşırken açılış var bahanesiyle miting düzenleyip bir partiye
açıktan oy isteyeni, devlet imkanını seçimde siyasi Partisine harcayanı, seçimden sonra
önce koalisyona karşıyım diyen ve 45 gün oyaladıktan sonra koalisyon olsa iyi olurdu
diyeni, söylediğiyle yaptığı birbirine tutmayanı, kolayca yüzü kızarmadan iftira atıp yalan söyleyeni, vaatleri yerine getirmeyeni, kendine iyiyken göğe çıkarıp haksızlığı ortaya çıkaranı vatan haini ilan edeni, sıkıştığında utanmadan halkı birbirine düşürmeye çalışanı, Hatay’daki
patlamada günler sonra geleni ve gelir gelmez siyaset yapmaya çalışanı, tam aydınlanmayan bazı yurt olaylarını, üstü örtbas edilen Muhsin Yazıcıoğlu olayını, korunamayan Fırat Yılmaz Çakıroğlu konusunu, bazı örgütlere kimin maddi ve manevi destek olduğunu ve sıkışınca ü dönüşü yapıldığını, her şeye soruşturma açtıran Atatürk’e, bayrağa, Kuranıkerim’e hakaret edeni soruşturma açamayanı, Türklüğü kaldıracağız diyeni, anayasanın anasını ağlatacağız diyeni ve bunları siyasi Partiden ihraç edemeyeni, göbeği kaşınanın yandaşını törenle karşılayanı, göbeği kaşınanı bebek gibi bakanı, açılımın saçılım olduğunu, akrabası için tehdit mesajın sahteliğini, akrabasının lüzumsuz işlerini, soma fiyaskosunu, yüce divana ve adalete gidemediğini, TL’nin dolar karşısında eridikçe eridiğini, etin ateş pahası olduğunu, çarşı pazarın pahalılıktan yangın haline geldiğini, ekonomimiz süper diyenin o donem için 1800 TL asgari ücreti çok göreni, one minute ve mavi Marmara çarpıtmalarını, elimizde kaset, belge, bomba var diyenin hepsinin koca fiyasko olarak kaldığını, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en iğrenç siyaset politikası izlendiğini, komşularımızla aramız tam bir çelişki olduğunu, her gün hukuk dışı iş yapıldığını, siyasi Partilerin medyası hariç medya avucunun içine
alındığını, siyasi Partiye hangi kişiliklerin katıldığını, Siyasi Parti kongresinde Türklük adına iğrençlikleri, Türk vatandaşı gencin tweeti yüzünden babasının cezalandırıldığını, her gün
siyasi Partililerin Türklüğü, Türkleri, Kuranıkerim’i rencide edici sözlerini, T.C tabelasının yavaş yavaş kaldırıldığını, andımızın kaldırıldığını, aile ve çevrenin ayrı ayrı Türkiye Cumhuriyetinin sayılı zengini olduğunu, kendisinin dünyanın sayılı zengini olduğunu, orta direk ailenin tatil yapacak yerinin yabancıya satıldığını, paşalar gibi nasıl aldıysak paşalar gibi de satarız diyeni, Türk milletinin bilmem neyine koyacağız diyenin ihale kazandığını, ülke parselleyerek satıldığını, Reis Sedat Peker beyin bazı kişilerin kirli işini açıklığa kavuşturan video, belge ve açıklamasını, 28 milyarı, ana muhalefetin yirmi yıldır bunu iktidarda tutmaya gayreti gösterdiğini ve bugünkü ülke şartının içindeki Türk milletinin hali de ne yazık ki bu haldeyken bile seçimi kaybetmeye yönelik gayretini de unutmayın.
+
Eğer alım gücünden memnun ve seçim öncesi verilecek
sadaka memnun edecekse, bilindiği yoldan devam edilsin.
Hükümet hiç mi iyi iş yapmadı saçmalığını sorana, önce Türk milletinin hakkı verirsin
de, iyi iş yapılıp yapılmadığı Kainat Hakimi öbür dünyada karar verir hiç merak edilmesin.

Fatih Güler

Yorumlar

Yorum Yaz

Copyright © 2019 Tema.Digital . Tüm hakları saklıdır.