Eğer insanın ağzından çıkanı kulağı duymuyorsa, veya bin düşünüp
bir konuşmuyorsa, o insan en kibar tabirle düşüncesizdir ve
dünyanın hiçbir yerinde herhangi makamda oturmayı hak etmez.
Mesela biri direkt dese ki satılık kalem var, bunu kendinin
yada kendilerinin icraatını desteklemeyene dediği açıktır.
Peki, o ağır lafın sahibi o ithamla iddiada bulunduklarıyla yer değişseler, kendinin
veyahut kendilerinin icraatlarını göz kapalı şekilde köle gibi alkışlayacak mıydı acaba.
Şayet evetse, o zaman demokrasi lafı ağızda sakız bile olmaması lazım.
Yok hayırsa, hangi ruh haliyle kaleme ağır hakarette bunuluyor.
Biliyorsunuz kaleme hakaret her makam ve kesimden
bundan önce de söylendiydi ve yarında söylenecek.
Peki, gazeteci döven kimden cesaret alıyor diye sorulmaz mı insana.
Ha maddiyat ve makam için siyasi Partiyle insana tapan bazı satılık kalemle insan var o doğru.
Onları herkes çok net şekilde bilir. Fakat benim çileden çıktığım konu başka.
Mesela bir örnekle ne demek istediğim net anlaşılır.
Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret, Türklüğe ve
Türklere her türlü zulüm edene ses dahi çıkarılmaz, amma velakin kendiyle
kankasının yanlışını eleştirene bazı kelimesi bile denmeden hakaret edilir.
+
Bazı kelimesi eklenmeden bazı kalemi hedef alarak ağır hakaret dürüst kalemin zoruna gider.
Dürüst kaleme hiç kimse dolayı yönden ve direkt hakaret etme lüksüne sahip olamaz.
Hele ki, ataların makam görevini reddedenin torun ve evlatı ise.
Hele ki, kanının son damlasına kadar Türk milliyetçisi ise.
Hele ki, daha çocukken ülkesi ve Türk milleti için uykusu kaçan Türk vatandaşı ise.
Hele ki, ayağına gelen fırsatı Türk milleti için elinin tersiyle iten kalem gibi yürek ise.
Dürüst kalem kimsenin kuyruğuna kapılacak şerefsiz olmadı ve olmaya da hiç niyeti yok.
Herkes başkan, kral ve padişah olabilir. Bu normaldir.
Amma insanlıktan, adamlıktan ve kadınlıktan çıkmışlar dürüst
kalemin dünyasında anormaldir ki, bunlar Türkiye Cumhuriyetini ve
Türk milletini şahsi menfaatleri için beş kuruşa pazarlayan karakterlerdir.
Eğer dürüst kalem sabrını taşırana susmaya devam ediyorsa, asla savunmasız olduğundan değildir. Dürüst kalemin makamda gözü yok ve onun içinse tavır almanıza da gerek yok..
O yerde gözü olsaydı bugün başka yerde olurdu.
Dürüst kalem sadece kara toprağı düşünür ve Türk
milletinin geleceği dışında hiçbir konu umurunda değildir.
+
Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkese yalvarıyorum.
Huyunla halkı germeyerek birbirine düşürme.
Halkın hiçbir emeğini gasp etmeyerek parasını ve hürriyetini çalma.
Keyfe göre anayasa çıkartma.
Adaleti hiçbir ayrım yapmayarak baskı altında kalmadan hukuk çerçevesinde dağıt.
Milleti olumsuz yönde etki yapacak senaryoyu kabul etmeyerek program yapma.
Hiçbir şekilde taraf tutmayarak gerçeği yazıp doğru haber yap.
Yalanla iftiradan uzak durarak doğruyu yazıp söyle.
Hiçbir biçimde ikiyüzlü olma. Dil beka lafı ederken yürek hain olmasın.
Hayal ederken gerçeği gör. Cumaya gitmeden evvel gerçek Kuranıkerim’i anlayarak oku.
Tarihi anlatmadan önce tarihi tarafsız araştır.
Çarşı pazar ve marketten çıktıktan sonra paranın değerini ölç.
Koltuğa talipsen veya oturduysan, kendini düşünmeyip hiçbir ayrım
yapmayarak sadece Türk milletini her manada hayırlı düşünerek yaşa.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti toprağında yaşıyorsan
alçak, hain, ahlaksız, maske yüzlü, şerefsiz, nankör, hırsız ve Türk düşmanına ajan olma.
Oluyor ve olacaksan bu topraktan defolup git.
Yani görevini Türk görenek ve geleneklere göre
yap ki, dürüst gazeteciye de fazla iş düşmesin.
Fatih Güler
Yorumlar