Öncelikle sandıkların sonuçları ne olursa olsun 31 Mart seçimleri
Türkiye cumhuriyetine ve Türk milletine hayırlı olmasını diliyorum.
Bu yazıya girişimi kestirmeden yaparak, bir seçmenle adayın diyaloğundan başlayacağım.
Seçmen herhangi adaya, maaşı bu kadar olmasa gene de aday olur musunuz sorusuna
aday o an cevap dahi verememiş. İşte Türkiye’deki siyasetin özeti maalesef bu.
Amma velakin, sadece ülke ve milletine faydalı olmak için siyasete girenleri ayakta dakikalarca alkışlayıp ayrı tutuyorum. Sadece bazı makam sahiplerimi haksız kazanca sahip. Tabi ki hayır.
Destekçi partilerin bazı delegelerden tutun da bazı il ve ilçe başkanları, hatta milleti kendi lehine çevirmek için en masum tabirimle bazı gözü kapalılarda haksız kazanca sahip oldu.
Zaten Candaş medya çaresinde itiraflara da şahit olmaya başladık.
Muhalefet açısından da sus payı almak ve genel başkanlarına yaralanmak için durum hiç farksız değil.
Candaş ve yandaş medyalar çaresinde birbirlerinin kirli çamaşırlarını görmeye başladık.
Ama gene de satılık yandaş ve Candaş medyalar iyi ki var diyemiyorum.
Çünkü ülke ve milletin bu duruma düşüren nedenlerin başında satılık yandaş ve Candaş medyalardır.
Amma velakin Candaş ve yandaş medya arasında sıkışmadan sadece gazetecilik ve habercilik görevlerini yapanlara da sonsuz teşekkür ediyorum.
Medya dendikçe tabi ki sosyal medyadaki satılık trol hesaplar var ki bunlar teröristlerden de zehirli ve her anlamda tehlikeli olmasına rağmen hükumetin bu soruna neden çare bulmadığı da çok ciddi soru işaretidir.
Makam, mevki, parti ayrımı olmaksızın mal varlıklarını hadi geçtim, gene parti ayrımsız iktidar ve makam sahipleri yıllardır ve beş yıldır yapmadıklarını vaat verirken komik dükkanı izliyormuşçasına ekran karşısında gülüyorum.
Öte yandan bu seçimde de adaylara ve seçmenlere şantajlar, tehditler, iftiralar, yalanlar oruç ağzıyla bile had safhada. Özellikle iktidarın şantaj ve tehditleri sadece bu seçimde olmuyor.
Bu hadsizliği muhalefet kanadı da yapıyor.
Ayrıca geçmişteki seçimlerde de Bakan beylerin milletin kredi kartlarıyla aynı haltı yaptıkları dün gibi aklımda.
Öte yandan, herhangi makam sahiplerinin adayları sözlü destek vermelerini yanlış bulmuyorum.
Ama milletin parasıyla destek verilirse Allaha havale ederim.
Hatay’daki olayı ise ataların sözüyle özetleyeceğim. Koyun can derdinde, kasap ise mal derdinde.
Akıl tutucu vaatlerden biri Gazze vaadi.
Yahu senin hükumetin varken aday olduğun belediye ile Gazze ne alaka ve oruç ağzıyla neyin sarhoşluğu bu.
Ayrıca kim kimle işbirliği yaparsa kime ne.
Varsa herhangi suçu veya devlete hainliği bu ülkenin devleti, meclisi ve yasama organları gereğini yapar ve bu seçimde asıl kimlerin kimlerle gizli işbirliği yaptığını, hapistekilerin şimdilik kimi övdüklerini ve neden aday çıkarttıklarını millet bilmese de bizim gibi bilenler bilir merak etmeyin.
Zaten Türk siyasetinde dallas dizisi gibi kimin eli kimin cebinde belli değil.
Mesela köklü partinin ülkücü sanılan genel başkanı, yıllar önce kapıdan kovduğu veya ayrı düştüğü başka parti belediye başkan adayın kolları arasında menfaat için sırıtarak boz veriliyor.
Mesela cumhurbaşkanı adayı yaptığına iftira atabildiği gibi iftira atanlara sen ne yapıyorsun
demiyor, veya demiyor ki en masum tabirle evlatları aynısını defalarca yapıyor.
Mesela cumhurbaşkanını desteklediğini sadece on ay sonra düşman olabiliyor ve belki yarında tekrar dost olur. Mesela son kongrede selam göndermekten sesi kısıldığına bu seçimde anmıyor bile.
Mesela geçen seçim öncesi söylediği sözleri sadece birkaç gün sonra sanki başkası söylemiş gibi davranabilip bambaşka karar alabiliyor.
Mesela iki turlu seçimde aday olma oyları bölersin çığlıkları atılıyor ama tek turlu seçimde bile herkes aday olmasına rağmen çığlıklar kesiliyor.
Mesela her türlü şekilde üstler altların haberi olmadan yapmak istediklerini yapıyor ama olan sadece alta oluyor.
Mesela parti ve liderini desteklersen çok iyisin ama desteklemez artı eleştirirsen senden kötüsü yok.
Mesela iki farklı adayın aday göstermediklerinden önce kanal İstanbul kesinlikle olacak, geceleri sokaklarda içki yasağı mutlaka gerekli diyenler, aday gösterildiklerinde öyle konu gündemde yok diyebiliyorlar.
Bu seçimde dikkatimi çeken İmamoğlu ve Cumhuriyet halk partinin önceki seçimle kıyasla televizyonlardaki iki ayrı reklam bolluğu ve TV 8 kanalının sürekli yer vermesi.
Reklamları hazırlatan iki şahsa 6 soru sormak gereği duyuyorum.
Bu partinin kurucu lideri kim.
TV 8 sahibine ne kadar para verildi.
Geçmiş cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başka partiye mi üyeydiniz.
Akla düştükçe alakası yokken Türkiye turunun kaynağı açıklanmadığı gibi bu reklamların kaynağı da neden açıklanmıyor.
Reklam yarışına girilmesinin nedeni bu seçimden sonra genel başkanlık kavgasına başlanılması olabilir mi acaba.
Her türlü yetkisi ve gücü varken Mansur Yavaş başkan neden en ufak reklam yapma ve verme ihtiyacı duymuyor.
Belediye başkan adaylarının seçildiklerinde çözmeleri gereken en önemli sorun sokaklarda başıboş dolaşan yırtıcı hayvanlar ve mülteciler sorunudur.
31 Mart gecesi ne olur diye sorulursa, yatılır, uyulur, sahura kalkılır, namaz kılınır, yatılır, uyulur, uyanılır, kalkılır, namaz kılınır, iftar yapılır, namaz kılınır, çay içilir, namaz kılınır, yatılır, uyulur, sahura kalkılır, namaz kılınır, yatılır, uyulur, kalkılır, namaz kılınır, seçen geçim derdine düşer, seçilen sonraki seçimi düşünür, verilen ve alınan sözler unutulur, bu düzen değişmeden böyle devam eder.
Dünyanın takip ettiği İstanbul seçimine gelince.
İstanbul kanal İstanbul’u ve derin devletin Erdoğan’dan sonrasını düşündüğü ikinci Erdoğan en masum tabirle dönemini Türkiye Cumhuriyeti ile Türk milleti kaldıramaz.
1994 yılını ve sonrasını hatırlarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
İstanbul deyince de bugün 30 Mart
Ad Günün Kutlu olsun
Fatih Sultan Mehmet Han.
Son olarak diyorum ki
Muhammed ve Atatürk’ten özür dilenmeden
Dinden tarikat, milliyetçilikten siyaset soğutur
Fatih Güler
Ayak, dil, el kopsa da
İlla ahlak ve ille iman
Fatih Güler
Yorumlar